HASRETİNLE YANDI
GÖNLÜM- SEHA OKUŞ - Türkan Şoray – Dönüş Filmi
Uzadıkça uzar yaz geceleri ılık ılık eserken
meltemin yeli, hanımelinin kokularını yaseminlere taşır. Yaseminlerden
alır leylaklara, leylaklarınkini mor salkımlara uzatır. Sarar sevdiceğinin
boynunu sarmaşıklar gibi dolanır yoksul evlerin duvarlarına. Sevda yârin düşüne
gebedir ama her yar ‘yâr’ mıdır yârene acaba? Düşlerine giriverir de en derin
anında, bir de bakmışsın usulcacık pembe tozlar bırakıvermiş serin sabahına…
Sahur vaktine kadar mahalleli ayaktadır… Kimileri
komşuluk ederler birbirleriyle, kimileri çoluk çombalak uzanır sahile.
Samatya’ya kadar gidilip gelene yürüye yürüye, ancak hazmeder yemekler. Sahura
kadar açılsın diye midede yerler. En sevdiğimiz eğlence dondurma yemektir
sahilde. Gündüzün yanan içimize ferahlık verecek diye dört gözle beklediğimiz
an o andır. Tutulan uzun orucun mükâfatıdır…
Gece gezmesi yapılmayacak ise evde oturulup televizyon
izlenir. Malum ya siyah beyaz tek kanalımızda, ne varsa şansımıza. Renkli
çekilmiş zamane filmlerini, artık düşlerimiz renklendirir.
İşte böyle bir akşamda izlenmiştir Türkan Şoray- Kadir
İnanır’ın filmi… Dönüş…
Gülcan, (Türkan Şoray) kendisi gibi bir köylü olan İbrahim (Kadir İnanır) ile evlenmiştir. Borç harç bir tarla alınmıştır ama, köyün ağası (Bilal İnci) göz koyduğu Gülcan’la izin vermez mutlu olmalarına. İbrahim Almanya’ya çalışmaya gider. Gülcan bebesiyle kalır bir başına. İbrahim’inden gelen mektupları okutur artık kimi bulursa. Köylü şikâyet edince de gider köy öğretmeninden okuma yazma öğrenir. Köy ağası boş durur mu? Kendine yüz vermeyen Gülcan’ı rahat bırakır mı? Öğretmenle – Gülcan’a iftira atar. Köylüler Gülcan’ı dövüp evine hapseder. Bununla da kalmayıp dereden geçen Gülcan’a saldırırlar bebek dereye düşer ve oracıkta boğulur. Ama çocuğu gömmek istemez Gülcan, babası gelsin diye bekler. İbrahim ise artık Almanyalı olmuştur, kendine başka bir hayat kurmuştur. Ne aklında Gülcan vardır ne de oğlu. Bir Alman kadınla yaşamaya başlamıştır. Üstelik bir de çocukları olmuştur. Gülcan yolunu gözler İbrahim’inin… Kendini korumak uğruna, umutla, sabırla, hasretle bekler sevdiceğini… Ne bilsin olanı biteni…
Trafik kazasında biricik sevdiği İbrahim ile Alman
sevgilisin cesetleri görür. Ona ağlayarak gelen bebeciği fark eder.
Sevdasının, çilesinin, bebesinin yasını bile tutamayan
Gülcan, merhametini kucağında taşır, bebekle oradan uzaklaşır…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder