13 Temmuz 2020 Pazartesi

GÖKKUŞAĞI

Çocuktum;
Gün doğmadan tan yeri ağarırken daha  
Başlardım yeni güne, aldığım derin nefesle…
Tırmanırken dağların zirvelerine
 Yapayalnız yoldaşım olurdu
 Hercai mor menekşe

Çocuktum; 
Lacivert semalardan doğmuştum.
Susmuştum sonra
Sonbaharın son sarı kanatlarında.
Atlarken denizin Mavisine
Aşık olmuştum gözlerinin deli incisine…

Çocuktum; 
Yeşil kırlarda koşup oynuyordum,
Bir kelebek geldi, kondu usulcacık sevgime.

Kıyamadım o güzelim turuncu - sarı renklerine.
Kıpırdamadan bekledim uçmasın diye…
Gece oldu, çöktü karanlık 
Titredi yavaşça kelebeğim.
İzledim ölümünü,
 Bütün bir ömrünü,
Ağlamaktan kızarmış gözlerimle 
Avuçladım kalan çocukluğumu...

Bir gün! 
Bir çocuk tanıdım, 
Masallardan çıkmış gibiydi.
Mevsim bahardı, 
Bahar gibi kokar, bahar gibi taşardı,
Her bakışında, billur damlalı laleler açardı,
Pembe kiraz dallarındaki bülbül gibi şakırdı,
Serçe kadar ürkek,
 kırlangıç kadar zarifti sevgisi.  

Çocuktu; 
Dünyaları taşırdı yüreğinde, hayalleriyle…
Konduğu kırmızı güllerin dikenleri,
Yaralar açmıştı minicik yüreğinde.
Bilmiyordu, gülü sevenin dikenine katlanacağını…
Öyle sırçaydı ki düşleri;
Esen ilk rüzgârda uçuverirdi yaprakları gelincik misali…
 Büküp boynunu kaderine,
Razı olurdu gelip geçen günlere
Çocuktu
 
Sana baktığımda gördüğüm ben;
Bana baktığında gördüğün sendin.
Aynaydık birbirimize…
Uçarken sevincin kanatlanmış gökyüzünde,
 İnmek istemezdik toz toprak olmuş yeryüzüne.
Sağanak olup yağardık 
Yaratılmış ilk ruhun serinliğinde.
Sırılsıklam kalan ben
 Düşen elmaları toplardım gökten.
Biri sana biri bana, 
Bölüşürdük ne kadar yasak olsa da!
Ağlardık, gülen göz pınarlarımızla.
Sevinçlerimiz kursağımızda delik,
Seven gönüllerimizde biten selikdi.
Bakmazdık ayaza, yağan kara,
Aniden boşalan yağmura,
 Hiç bitmeyecek sandığımız patika yollarda,
Yürürdük habire, 
Bir deli cennet düşünün izinde... 
Nereden bilirdik taşıdığımızı,
Küçücük başlarımızda masumiyet tacını…
Çocuktuk!

Büyüdük!
Ayrıldık sonra…
Kıştı, soğuktu. 
 Poyraz esiyordu.
Ne varsa sevdiğimiz tufanda yok olmuştu.
Kaybettik birbirimizi.
 Kalakaldık yol ayrımında,
Bir başımıza.
Değiştirdik yönlerimizi,
Birimiz döndü yüzünü doğuya;
Diğeri batıya…
Birimiz kuzey rüzgârlarına çevirdi yüreğini,
Diğeri güneye serpiştirdi kırpıntı sevgisini…
Dünya yuvarlıktır deyip 
Kaybetmedim umudumu
Biliyorum ki,
Ne zaman bizim şarkımız duyulsa aksi sedada
Dört bir yamacındayız Semanın, 
Ve Birlikte Söylüyoruz ,
Aşılması güç turkuaz sularda.
 Aynı gök kuşağının altında 
Yüreklerimiz attıkça..


10 Temmuz 2020 Cuma

İSTANBULU'M İLK AŞKIM

İstanbul bir aşktır,

Tıpkı musiki gibi.

Her martısı seraptır

Sevmiş de terk edilmiş gibi.

Geçmiştir çoktan

Cefası sefasını

Eremeyiz murada

Vermez maviliğinin sırrını

Erguvanlar arasında

Sarılmıştım ben sana

Bırakıp gittin saray burnunda

Bir buseyi çok gördün bana

Dalgaların sesinde 

Kaybettim hayalini.

Tanburunun tek perdesiyle

Makberden döndürdün beni.

 

 


9 Temmuz 2020 Perşembe

EDEPSİZDEN MEDET


Siyah beyaz değildir hayat biliyorum,

Siyah ve beyaz renk bile değildir.

Kararsızlığın renk tayfında

 Üşüyorum yalan izlerin köşe başlarında...

 

Ne eksikse bir insanda

Öne çıkarırmış edepsizce daha

Girermiş gizlensin diye yoksunluğu 

Aynaların sefil koynuna...

Nasibini almamışsa sevgiden,

Bolca saçarmış çevresine gösterişlisinden.

 Kör karanlıkta saklarmış içindeki kini öfkeyi...

Bilmiyorsa balık tutmayı,

Avcılık hikayeleri anlatırmış mesela,

Serkeş ise eğer dostuna,

En uysal postuna o bürünüverirmiş bir anda...

 

Siyah beyaz değildir hayat biliyorum,

Siyah ve beyaz renk bile değildir hatta,

Ama ben yine de, 

 

Siyahın esrarengiz tonunda 

Kendimi ıssız sahillere bırakıyorum...